1 Mayıs Kas Gücünden Akıl Gücüne Dönüşüm Günü Olmalıdır
Hiç işsiz kalmayacak tek şey akıldır.
Akıl önemlidir, ama kas gücü olmadan da olmaz ki . Tıpkı vücudumuz gibi. Aklımız sayesinde öğreniriz. Ama kaslarımız olmazsa bırakın koşmayı parmağımızı bile kıpırdatamayız. O zaman işçilik veya emek de çok önemlidir. Ama bu alıştığımız düzenin devam edeceği anlamına gelmez.
Sanayi devriminden sonra ortaya çıkmış olan “1 Mayıs “ çalışanların, emeğin korunması için yapılan çabaların bir simgesidir adeta. Ama, gözden kaçan bazı hususlar var. İşçinin ve emeğin hakkının kesinlikle korunması gerekir. Ama bu klasik anlamda “sermayenin veya patronların işçilerin hakkını yemesine engel olmak !” şeklinde değil Öyle olursa bu tartışma, kısır siyasi tartışmaların ötesine geçemez.
Dünya değişiyor, bırakın 100 yıl öncesini 20 yıl öncesi gibi bile değil. Bir çok meslek tarihe karışıyor, bir çok meslek doğuyor? Örneğin 20 yıl önce “youtuber” veya “ sosyal medya fenomeni” diye bir şey var mıydı mesela. 1 mayıs deyince akla genellikle çelik işçileri veya maden işçileri simgesel olarak gelir akla. Çünkü sanayi devriminin öncü askerleri idi onlar. 20 yıl sonra Çelik işçisi veya madenci diye bir şey olacak mı acaba. 20 yıl sonra değil, hatta bu gün. Çin’de insansız , karanlık fabrikalar kuruluyor. Karanlık, çünkü insana gerek yok. Her şey makineler ile oluyor. Bunu sorunca neden? Diye. Cevap basit, “rekabet için”. Bir de bunu “kominst Çinli” diyor. Şimdi soralım klasik sendika liderlerine, diyelim ki her yılbaşında işçilerin maaşını enflasyona göre değil de iki kat arttırdınız ve işçiler yüksek, hak ettikleri maaş ile insanca yaşamaya başladılar. Seneye bir daha, aynen. Bu firma dünya ile rekabet edebilir mi? Cevap olarak şöyle bir şey gelebilir “İşçilerin maaşından mı kazanıyor patronlar, işçilerin maaşından para kazanmasın da başka bir şeyden kazansın! “ gibi . İşte onu yapıyorlar, işçilere ihtiyaç duymayan bir sistem kuruyorlar. Adına da endüstri 4.0 diyorlar. Buna ne kadar direnirsek direnelim bu gerçekleşecek.
1900’lü yılların başlarında, seri imalat teknolojileri geliştirilirken, özellikle bant üzerinde üretim yapılırdır. İşçiler bantın her iki tarafına geçip standart işler yaparlardır, vida sıkmak, parçayı yerine takmak gibi. İşçi, sadece bir işi yapardı. Tıpkı bir makine gibi . Bunu artık makine yapıyor. Eğer o işçiye, daha doğrusu o insana başka bir şey öğretmezseniz veya o insan kendisi öğrenmezse işsiz kalacak. Bize göre işin püf noktası burada, değişen şartlara göre insanın yeni yetenekler öğrenmesi ve ona uyum sağlanması. Klasik bir yaklaşımla insanları iyi eğitelim, işçilik yapmasın, daha katma değerli işler yapsın demiyoruz. Bu pratikte olmuyor. Buradan eğitime önem vermediğimiz gibi anlaşılmasın sakın. Eğitim önemli. Ama eğitim sadece bir devletin yaptığı eğitim planları ve bu eğitim planlarını okullarda uygulayarak olmaz diye düşünüyoruz. Nedeni ise bu eğitimi verecek olanları kim eğitecek? Birileri çıktı diyelim, onları kim eğitecek? Bir bilge insan mı?
Bizler, 1 Mayıs Kas Gücünden Akıl Gücüne Dönüşüm Günü Olması gerektiğine inanıyoruz. Klasik işçi -işveren tartışmalarından sıyrılıp insanın eğitilmesi ve aklını ön planda tutup değişen şartlara göre yeni yetenekler kazanması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için, bir siyasi partinin iktidara geçip, yepyeni, özenen eğitim sistemini kurması gerekmez. Zaten pratikte de böyle bir şey olmayacaktır. Her insan eğitime kendinden başlamalıdır. Halk deyimiyle “kafasını çalıştıran” bir çözüm bulacaktır. Kafasını çalıştıramayan da olabilir. İnsanlar geçim derdinde veya daha modern deyimle bir kısmı kariyer derdinde. İşte İşçi dernekleri, sendikalar veya benzer sivil toplum örgütleri her sene başı hükümetle zam pazarlığı yapmaktansa insanlarda bunun fitilini ateşlemelidirler. Örnek vermek için diyorum, bir sendika lideri “tamam bu sene hükümetle zam pazarlığı yaptık ve iyi bir maaşınız oldu, çalışma saatlerini de düşürdük, ikramiyeleri de arttırdık. Nereye Kadar! Çinlinin veya Amerikalının biri , kim olduğu önemli değil bizim yaptığımız işi yapan makineler üretiyor. Biz, buna direnelim mi yoksa makinelerin yapamayacağı neler var onlar için kafa mı yoralım!” İşte bundan dolayı 1 Mayıs Kas Gücünden Akıl Gücüne Dönüşüm Günü Olması gereklidir.
Hiç işsiz kalmayacak tek şey akıldır.
Akıl önemlidir, ama kas gücü olmadan da olmaz ki . Tıpkı vücudumuz gibi. Aklımız sayesinde öğreniriz. Ama kaslarımız olmazsa bırakın koşmayı parmağımızı bile kıpırdatamayız. O zaman işçilik veya emek de çok önemlidir. Ama bu alıştığımız düzenin devam edeceği anlamına gelmez.
Sanayi devriminden sonra ortaya çıkmış olan “1 Mayıs “ çalışanların, emeğin korunması için yapılan çabaların bir simgesidir adeta. Ama, gözden kaçan bazı hususlar var. İşçinin ve emeğin hakkının kesinlikle korunması gerekir. Ama bu klasik anlamda “sermayenin veya patronların işçilerin hakkını yemesine engel olmak !” şeklinde değil Öyle olursa bu tartışma, kısır siyasi tartışmaların ötesine geçemez.
Dünya değişiyor, bırakın 100 yıl öncesini 20 yıl öncesi gibi bile değil. Bir çok meslek tarihe karışıyor, bir çok meslek doğuyor? Örneğin 20 yıl önce “youtuber” veya “ sosyal medya fenomeni” diye bir şey var mıydı mesela. 1 mayıs deyince akla genellikle çelik işçileri veya maden işçileri simgesel olarak gelir akla. Çünkü sanayi devriminin öncü askerleri idi onlar. 20 yıl sonra Çelik işçisi veya madenci diye bir şey olacak mı acaba. 20 yıl sonra değil, hatta bu gün. Çin’de insansız , karanlık fabrikalar kuruluyor. Karanlık, çünkü insana gerek yok. Her şey makineler ile oluyor. Bunu sorunca neden? Diye. Cevap basit, “rekabet için”. Bir de bunu “kominst Çinli” diyor. Şimdi soralım klasik sendika liderlerine, diyelim ki her yılbaşında işçilerin maaşını enflasyona göre değil de iki kat arttırdınız ve işçiler yüksek, hak ettikleri maaş ile insanca yaşamaya başladılar. Seneye bir daha, aynen. Bu firma dünya ile rekabet edebilir mi? Cevap olarak şöyle bir şey gelebilir “İşçilerin maaşından mı kazanıyor patronlar, işçilerin maaşından para kazanmasın da başka bir şeyden kazansın! “ gibi . İşte onu yapıyorlar, işçilere ihtiyaç duymayan bir sistem kuruyorlar. Adına da endüstri 4.0 diyorlar. Buna ne kadar direnirsek direnelim bu gerçekleşecek.
1900’lü yılların başlarında, seri imalat teknolojileri geliştirilirken, özellikle bant üzerinde üretim yapılırdır. İşçiler bantın her iki tarafına geçip standart işler yaparlardır, vida sıkmak, parçayı yerine takmak gibi. İşçi, sadece bir işi yapardı. Tıpkı bir makine gibi . Bunu artık makine yapıyor. Eğer o işçiye, daha doğrusu o insana başka bir şey öğretmezseniz veya o insan kendisi öğrenmezse işsiz kalacak. Bize göre işin püf noktası burada, değişen şartlara göre insanın yeni yetenekler öğrenmesi ve ona uyum sağlanması. Klasik bir yaklaşımla insanları iyi eğitelim, işçilik yapmasın, daha katma değerli işler yapsın demiyoruz. Bu pratikte olmuyor. Buradan eğitime önem vermediğimiz gibi anlaşılmasın sakın. Eğitim önemli. Ama eğitim sadece bir devletin yaptığı eğitim planları ve bu eğitim planlarını okullarda uygulayarak olmaz diye düşünüyoruz. Nedeni ise bu eğitimi verecek olanları kim eğitecek? Birileri çıktı diyelim, onları kim eğitecek? Bir bilge insan mı?
Bizler, 1 Mayıs Kas Gücünden Akıl Gücüne Dönüşüm Günü Olması gerektiğine inanıyoruz. Klasik işçi -işveren tartışmalarından sıyrılıp insanın eğitilmesi ve aklını ön planda tutup değişen şartlara göre yeni yetenekler kazanması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için, bir siyasi partinin iktidara geçip, yepyeni, özenen eğitim sistemini kurması gerekmez. Zaten pratikte de böyle bir şey olmayacaktır. Her insan eğitime kendinden başlamalıdır. Halk deyimiyle “kafasını çalıştıran” bir çözüm bulacaktır. Kafasını çalıştıramayan da olabilir. İnsanlar geçim derdinde veya daha modern deyimle bir kısmı kariyer derdinde. İşte İşçi dernekleri, sendikalar veya benzer sivil toplum örgütleri her sene başı hükümetle zam pazarlığı yapmaktansa insanlarda bunun fitilini ateşlemelidirler. Örnek vermek için diyorum, bir sendika lideri “tamam bu sene hükümetle zam pazarlığı yaptık ve iyi bir maaşınız oldu, çalışma saatlerini de düşürdük, ikramiyeleri de arttırdık. Nereye Kadar! Çinlinin veya Amerikalının biri , kim olduğu önemli değil bizim yaptığımız işi yapan makineler üretiyor. Biz, buna direnelim mi yoksa makinelerin yapamayacağı neler var onlar için kafa mı yoralım!” İşte bundan dolayı 1 Mayıs Kas Gücünden Akıl Gücüne Dönüşüm Günü Olması gereklidir.
Hasan DEMİRKIRAN
Avrupa Patent Vekili
Kordinat Yönetici Ortağı