Ar-Ge ve Patenti Nasıl Paraya Dönüştürebiliriz!
Kime sorarsanız sorun Ar-Ge ve Patent önemli midir? Önemlidir der. Ar-Ge ve Patentin önemli olduğunu hemen hemen tüm iş adamları, sanayici, öğretim görevlisi veya devlet memurları kabul eder. Burada sorun yok. Sorun bunu Ar-Ge ve Patenti nasıl rekabet stratejisine dönüştürdüğünüz ve işin sonunda para kazanıp kazanmadığınızdır. İşte bu pek bilinmiyor. Bilinmesi için bilgi, tecrübe ve bakış açısının farklılığı gerekiyor.
Ar-Ge yapmanın temel amacı, isminden de anlaşılacağı gibi bir şeyi araştırıp geliştirmektir. Örneğin bir benzinli motor veya dizel motor üretiyorsunuz. Burada Ar-Ge, rakiplerinizi veya piyasa taleplerini incelediğinizde, daha az yakıtla daha fazla güç üretmek, sessizlik, dayanıklılık, az bakım ihtiyacı veya ucuzluk talepleri ve bunlara cevap verme ihtiyacı olabilir. İçten yanmalı motor teknolojisi 100 yıldan daha fazla bir geçmişe sahipken halen gelişiyor. Önceleri verimlilik çok büyük ihtiyaç olmasa da petrol fiyatlarının artışı az yakıtla yüksek güç üretme ihtiyacını doğurdu. İçten yanmalı motorların en büyük rakibi elektrik motorları olsa da tamamen yok olmayacaktır. Otomotivde kullanımı gittikçe azalsa da başka alanlarda, örneğin jeneratörlerde kullanılacaktır. İçten yanmalı motorlarda Ar-Ge yapmak ve patent alarak ayakta kalmak, hatta pazarını genişletmek isteyen firmalar bunu düşünerek bir strateji belirlemelidir. Bunu niçin diyoruz. Türkiye’de içten yanmalı motor imalatçıları uzun yıllardır vardı. Bunlardan bir kısmı piyasadan silindi. Türkiye, içten yanmalı motora ihtiyaç duyan bir ülke iken neden bir motor imalatçısı piyasadan silinsin. Bunun en büyük nedeni piyasanın ihtiyaçlarını ve rekabet şartlarını iyi anlayıp, buna göre Ar-Ge ve patent aktivitelerini yapmayıp piyasadan silinmesi olabilir. Birçok sektörde bu böyledir. Özellikle sanayide, teknolojik yedek parçalar veya nihai mamul üreten sanayiciler buna dikkat edemezler. Kendi bilgileri ölçüsünde piyasayı takip edip şartların elverdiği gibi Ar-Ge yaptığını düşünürler, ama gerçekte öyle olmaz. Zorlu piyasa şartlarına dayanamayıp önce daha düşük kârlarla çalışıp işlerini sürdürür, sonradan o sektörden çekilirler.
Nasıl yapmak gerekir?
Öncelikle Ar-Ge sistematik olarak ele alınmalıdır. Yani bilgi birikimi ve tecrübe ile bir ürün geliştirmek ve bunu projeye dönüştürmek Ar-Ge olabilir, ama rekabetçi bir Ar-Ge olamaz. En önemli sebebi ise anlık kararlar, duygusal kararlar veya rast gele kararlar ile yapılıyor olmasındandır. Sürdürülebilir, rekabetçi ve sistematik olmamasındandır. Oysa yapılması gereken öncelikle piyasanın ve rakiplerin analiz edilmesidir. Bu da pazarlama, satış ve Ar-Ge birimlerinin iş birliği yapmasından geçer. Piyasayı en iyi satışçılar bilir. En azından bilmesi gerekir. Satışçılar, müşteri ne istiyor, hangi ürünlerde problemler var, ne gibi şikayetler var, bunları bilir. Bu bilgiler sistematik olarak Ar-Ge’ye gelmelidir. Ar-Ge, olaylara teknik olarak baktığında mükemmel bir ürün geliştirebilir, ama piyasanın istediği bu değilse, Ar-Ge bölümlerinin bu çalışmaları boşa gidebilir. Diğer yandan, Ar-Ge ve hatta pazarlama rakipleri incelemelidir. Rakiplerin sadece ürünlerini değil, onların Ar-Ge ve İnovasyon projelerini de incelemelidir. Burada Teknoloji izleme sistemleri kullanılabilir. Bundan daha öte bir çalışma Pazar ve Teknoloji Analizleri olabilir. Özellikle yeni yatırımlarda ve büyük projelerde Pazar ve Teknoloji Analizleri doğru yatırım yapılmasını sağlar. Bu tip çalışmalarla yapılacak Ar-Ge projelerinin başarısı daha yüksek olacaktır. Aslında burada kastettiğimiz şey, Ar-Ge çalışmalarının, işin sonunda satılabilecek, rakiplere göre üstünlük sağlayacak, müşterinin istediği veya isteme ihtimali ürünler veya yöntemler geliştirecek şekilde sistematik olmasıdır. Böyle bir sistematik Ar-Ge çalışmaları kuşkusuz iyi bir patent yönetim sistemi de getirir. Patent, temelde geliştirilen bir ürünün veya üretim yönteminin rakipler tarafından taklit edilmemesi için yapılır. Ancak iyi bir patent stratejisi uygulanması ile rakiplerin engellenmesi, başarılı Ar-Ge projelerinin seçiminde patentlerin kullanımı, patentin firma değerini arttırması, iyi tasarlanmış patent saldırı stratejileri ile Ar-Ge’nin verimi arttırıldığı gibi rekabet gücünün artmasına da imkân verilir.
Türkiye’de binlerce Ar-Ge merkezi, tasarım merkezi veya Ar-Ge bölümü olan firma var. Uzun yıllardır piyasayı bilen bir mühendis ve patent uzmanı olarak en büyük eksikliğin sistematik Ar-Ge ve patent yönetim sisteminin olmaması olarak görüyoruz. Ar-Ge bölümlerinin işleri, firmanın günlük problemleri ile, Ar-Ge ile ilgilisi olmayan projelerle veya teşvik formları ile doludur. Aralarında, patronlarını ikna eden, “cevval”, “meydan okuyucu” mühendisler vardır. Ama bunlar istisnadır. Çoğu Ar-Ge projelerinin başarısı ölçülemez. Hatta proje seçiminde piyasa, rakipler ve teknolojik durum analizleri yapılmadan, o anki ihtiyaca binaen, sadece bilgi ve tecrübe ile kararlar verilir. Bazıları, firmanın ödediği vergiler, enerji faturaları, sigorta ödemeleri ve hatta yeni kurulan firmaların arsa ve bina giderleri çok olduğundan teşvikler önemlidir. Birçok patron, vereceği Ar-Ge kararlarında “teşvik var mı?” diye sorgular. Dolayısı ile Ar-Ge çalışanları da teşviklere yönelmiştir ister istemez. Oysa teşvik, en son konuşulacak bir unsurdur. Durum böyle olunca firma Ar-Ge teşviki alsa bile Ar-Ge projesi arzu edilen seviyede başarılı değildir. Bu tip olaylar veya Ar-Ge yönetim şekli tekrarlayınca Ar-Ge bir maliyet ve bundan ötesi hüsranla sonuçlanan bir hayal olur.
Ar-Ge sistematik olarak yönetilmeli ve bu yönetim patent stratejileri ile birleştirilmelidir. Ar-Ge yönetimi, Ar-Ge teşviki yönetimi değildir. Ar-Ge teşviki, sadece firmanın o projeyi gerçekleştirmek için ayıracağı finansal kaynağın muhtemel yerlerden temin edilmesidir. Bu bakımdan “teşvik alacak bir Ar-Ge projesi yapalım mı?” sorusundan önce, “biz öyle yeni ürünler veya üretim yöntemleri geliştirmeliyiz ki, bu piyasanın ihtiyacı olan, rakiplere göre üstünlük sağlayabilecek olan, uygun fiyatta ve arzu ettiğimiz kâr oranları ile satılabilecek, bize para kazandıracak şekilde yeni ürün ve yöntemler olmalıdır” denmelidir. Ortaya çıkacak yeni ürün veya yöntemlerin sürdürülebilir bir şekilde devam etmesi ve garanti altına alınması ise sadece iyi bir yeni ürün veya yöntem elde etmekle değil, iyi bir patentle olacaktır. Dolayısı ile başarılı, para kazandıran Ar-Ge, Sistematik Ar-Ge ve Patent Yönetim sistemi ile mümkün olacaktır. Bu mümkündür. Global şirketlerin büyük bir çoğunluğu, az sayıda olsa da bir kısım Türk şirketleri bunu başarabiliyor.
Hasan DEMİRKIRAN
Kordinat Yönetici Ortağı
Avrupa Patent Vekili